Kanada’ya ilk geldiğimde, sokaklarda, metroda ya da otobüslerde kendi kendine konuşan, ruh sağlığı bozuk ya da akli dengesini yitirmiş insanlar dikkatimi çekmişti.
Türkiye’de belki de hiçbirimizin karşılaşmadığı bir manzara bu. En azından bu kadar çoğunu bir arada görmemiştik, görsek bile ilgimizi çekmemişti.
Kanada’da en fazla dikkatimi çeken bir başka şey ise “children with special needs” yani özel eğitime muhtaç çocukların sayısındaki fazlalık.
Çoğu okulda bu çocuklar için ayrı sınıflar oluşturulmuş ya da sadece bu çocuklara yönelik okullar var.
Kanada İstatistik Enstitüsü verilerine göre; 38 milyonluk Kanada’da 18 yaş altı yaklaşık 10 milyon kişi var ve bu kişilerin yaklaşık 700 bini özel eğitime muhtaç. Yani her 13 genç ve çocuktan birisi işitme, duyma ve görme bozukluğundan otizme, down sendromundan hiperaktiviteye kadar değişik özel durumlara ya da hastalıklara sahip.
Dünya Sağlık Örgütü rakamlarına göre dünya genelinde 1-18 yaş grubunun yüzde 10 ila 14’ü özel eğitime muhtaç.
Az gelişmiş ülkelerde çocuklarda bu tür hastalıkların yaygın olması anlaşılabilir ancak Kanada’da rakamın oldukça yüksek olması dikkat çekici. İşin garip tarihi istatistiki bilgilere bir şekilde ulaşma imkanı var ama nedenleri konusunda tatmin edici bir cevap bulmak zor.
Eşeği olurum!
Kanada’ya çok küçük yaşta geldiği için Türkçe konuşmakta zorluk çeken bir Türk, eşiyle birlikte arkadaşlarının düzenlemiş olduğu bir partiye katılır. Yanına yaklaşan bir tanıdık sorar:
-Afedersiniz, yanınızdaki hanımefendi neyiniz oluyor?
-Benim eşeğim olur.
Bu cevap karşısında bir anda
yüzü kızaran kadın söze girer:
-Ben onun eşi olurum.