7.5 C
Toronto
Saturday, April 27, 2024
Ana Sayfa HABERLER GÜNCEL Üç yıl aradan sonra özgürlüğüne kavuştu

Üç yıl aradan sonra özgürlüğüne kavuştu

2002 yılında Kanada’ya geldi. Geldikten bir yıl sonra evlenerek çoluk çocuğa karıştı. Bir süre Toronto’da yaşadıktan sonra ailesini alarak Calgary’e yerleşti. 

2016 yılında, hasta olan babasını dünya gözüyle son bir kez daha görebilmek için gittiği Türkiye’de 15 Temmuz hadisesi olunca gözaltına alındı. 

Ömür boyu hapis cezasıyla yargılandı, 15 yıl ceza aldı. Üç yılını tek kişilik bir hücrede geçirdi. Davud Hancı, belki de yanlış zamanda yanlış yerde bulunmanın cezasını çok ağır ödedi.

Aldığı 15 yıl cezası önce yarıya indirilen, ardından yattığı süre göz önünde bulundurularak şartlı tahliye edilen Hancı, bir yolunu bulup Türkiye’den ayrılarak  Kanada’ya geldi. Uzun zamandır göremediği eşi ve çocuklarıyla hasret gideren Hancı ile Toronto’da görüşerek yaşadıklarını birinci elden kayda geçirmek istedik. 

HASAN YILMAZ
CANADATÜRK

15 Temmuz sonrası çeşitli cezalar verilerek Türkiye’de hapse atılan ve halen içeride olan Kanada vatandaşı başka Türklerin olduğunu da hatırlatalım.

Ne zaman Türkiye’ye gitmiştiniz? 

DH: 6 Temmuz 2016’da Calgary’den yola çıktık. Ramazan Bayramı’nın ikinci günüydü. İstanbul’a vardıktan sonra bir araç kiralayarak önce İzmit’te oturan ablama uğradık. Bir akşam orada kaldıktan sonra ailemin yaşadığı Trabzon’un Araklı ilçesine gittik.  

Gidiş amacınız neydi? 

DH: Babam 2012’nin sonlarında ciddi bir kalp krizi geçirdi. Kalbi yüzde 80 fonksiyonunu kaybetmişti. O zaman babamı ziyarete gitmiş, doktoruyla da gorüşmüştüm. Doktor bana bu tür hastalar 3 ila 5 yıl arası ancak yaşar demişti. Ondan sonra her yıl babamı ziyarete gittim. 2016 yılında da babam yine fenalaştı ve kardeşlerim gelebilirsen iyi olur, dediler. Doktorla konuşmamızın üzerinden dört yıl geçmişti ve belki bir daha görmek nasip olmaz düşüncesiyşe ailecek son dakika bileti alarak Türkiye’ye gitttik. 

Calgary’de ne işle meşguldunüz?

DH: Uzun zamandır Calgary’de bir devlet hapishanesinde, buranın tabiriyle Muslim chaplain olarak görev yapıyordum. 

Ne oldu da çoluk çocuğuyla birlikte Türkiye’ye ölüm döşeğindeki babasını görmeye giden Davud Hancı birden bire darbeyi organize eden kişi, ABD’de yaşayan Gülen’in sağ kolu oluverdi?

DH: Türkiyedeki medya ve yöneticiler Firavun’un sihirbazlarından daha mahir ve yaman. Olmayan tankı yürüten, olmayan uçağı uçuran, olmayan arabayı ihraç eden, olmayan darbeyi halka yutturanlar beni de Gülen’in sağ kolu diyerek linç ettiler. 

Sizin fotoğraflarının yerine size benzeyen bir kişinin Gülen’in yanında çekilmiş bir fotoğrafı servis edildi ve bu fotoğraf en büyük delil olarak gösterildi. Bu kişi ben değilim demek o kadar mı imkansız Türkiye’de? 

DH: İlginç bir şekilde o fotoğraf bana ne polis sorgusunda ne daha sonra hiç gösterilmedi. 10’dan fazla mahkemeye çıktım, oralarda da bu fotoğrafla alakala bir soru sorulmadı. 

Hatta benim dosyamda yine Gülen’in yanında çekilmiş bir başka sakallı kişinin resmi vardı. O resim de sorulmadı. İlk akşam polis karakoluna gittiğim zaman medyada dönen fotoğraftaki kişi olmadığım ortaya çıkmasına rağmen yine gözaltına aldılar. Ama nedense her mahkeme öncesinde aynı resmi medyada yayımlayıp mahkeme üzerinde baskı kurdular. Dolayısıyla bunlardan etkilenen korkak savcı ve hakimler beni mahkum edip yıllarımı çaldılar. 

Peki o kişi çıkıp ben buradayım, yanlış kişiyi gözaltına aldınız diyemez miydi?

DH: Tabiki diyebilirdi ama yapmadı. Yapsa da kime dinletecek ki. İlk gözaltına alındığımda Twitter’da TT olmuşum. O linç atmosferi içinde bir cılız ses ne kadar duyulurdu bilemiyorum.

Gelelim gözaltına alınmanıza. 24.07.2016 tarihli bir gazete haberi ‘Gülen’in sağ kolu Davud Hancı yakalandı’ şeklinde manşet atmış. Bir başkası ‘Cemaatin iki numarası yakalandı’ demiş. Bir başka haberde dönemin Trabzon Valisi Yücel Yavuz ise, Hancı’nın titiz bir çalışma neticesinde yakalandığını söylemiş. Haberlere göre çok önemli bir kişiymişsin ve filmlerdeki gibi büyük bir operasyon ile yakalanmışşsın. Böyle mi gerçekten?

DH: Bütün haberler maalesef sansasyonel ve profesyonel yalancılar tarafından topluma sunuluyor. Polis kayıtlarında da yer aldığı şekliyle olay şöyle oldu: Ağabeyim beni aradı ve polis ifadeni almak için seni arıyor, dedi. Türkiye’ye girişte bir problem olmuş, gel ifade ver, dedi. Ben de bunun üzerine Araklı’da polis karakoluna gittim. Bu kadar basit bir olayı, beni gizemli ve etkili biriymişim gibi göstermek için değişik bir şekilde kurguladılar ve sundular. Dolayısıyla ilk dakikadan itibaren benim hakkımda yazılanlar, darbe yalanını Cemaatle ilişkilendirmek için uydurulmuş yalan ve iftiralardan ibaret.  

Kaç gün gözaltında kaldınız?  

DH: 10 gün Trabzon’da göz altında tutuldum. Gözaltı şartları zordu. Bir battaniye veriyorlar, fayans zemin üzerinde yatıyorsun. Tam uyuyacakken kaldırıp sorguya götürüyorlar. Psikolojik işkence yaparak ve eşimi tutuklamakla tehdit edip yalan ifade imzalamam için baskı yaptılar. 

Neyle suçlandınız?

DH: İlk başta inanın ben de neyle suçlandığımı bilmiyordum. Hem hasta babasını ziyaret etmek hem de bayram tatilini ailesiyle geçirmek için memleketine gitmiş sıradan bir gurbetçiyim. Sorgulamalarda sürekli Türkiye’ye neden geldiğim soruldu. Darbeyle ilişkilendirmeye çalıştılar. Daha sonra oluşturulan iddianameye göre darbe başarılı olsaydı Trabzon valisi olacakmışım. Devleti ve rejimi yıkmaya teşebbüsle suçlandım. 

Bunlarla iki defa müebbet hapis cezası istediler. Ellerinde bir şey olmayınca iki yıl sonra savcı bu konuda beraatimi istedi. Ancak Cemaat imamlığından 15 yıl ceza verdiler. 

Gözaltına alındıktan sonra sizinle beraber Türkiye’de olan eşiniz ve iki oğlunuz ne yaptılar? 

DH: Tabii ki çok endişelendiler ve korktular. Gözaltına alındıktan sonra ailemin hiçbir ferdiyle görüştürmediler. Dönüş biletimiz 9 Ağustos’tu. Beni geride bırakarak Kanada’ya dönmek zorunda kaldılar. 

Yargılanma ne kadar sürdü? 

DH: Trabzon Ağır Ceza Mahkemesi gözaltına alındıktan tam iki yıl sonra mahkumiyet kararını açıkladı. Sonra dosya Bölge İstinaf Mahkemesi’ne gitti. Orası da cezayı düşürüp sekiz ay sonra tahliye etti. 

Kanada vatandaşınız. Kanadalı yetkililerin bu süreçte size desteği nasıl oldu? 

DH: Kanada devletine müteşekkirim. Hemen devreye girip resimdeki kişinin başkası olduğunu ve yanlış kişinin tutuklandığını belirtip baskı kurmuşlar. Bütün duruşmalara Kanada konsolosluk görevlileri geldi. Sanırım iki yıl sonra üç ayda bir açık görüşe gelmeye başladılar. Eşim ve çocuklarımla Konsolos’un yardımıyla ancak iki yıl sonra telefonda görüşme imkanını bulduk.

Tutuklanma gerekçeleri ile yargılamalarda isnad edilen suçlar arasında büyük farklılıklar olduğunu biliyoruz. Sizde de böyle bir durum oldu mu?

DH: Tabii ki oldu. Örneğin tutuklama tutanağında resmi ismim yerine adım Halis Hancı olarak yazıyor. Halis benim ikinci ismim ve sadece ailem ile yakın akrabalarım kullanır. ABD vatandaşı olduğum, 13 Temmuz’da Türkiye’ye darbe için geldiğim ve elimin altında silahlı bir güç olduğu iddiasıyla tutuklandım. Tamamen uydurma, masa başında oluşturulmuş korkunç yalanlar ve iftiralar…

Sizin dosyada da asılsız ihbarlar ve gizli tanıklar var mıydı?

DH: Yukarıda özet olarak bahsettiğim şekilde medyada teşhir edilince bu haberlere inanan bir sürü aşağılık aleyhimde yalan yanlış ihbarlarda bulundular. Calgary’den tanıdığım birisi gizli tanık oldu. Kendini gizlese de adı dosyada mevcut. Başkaları da oldu ama iddialarını geri çektiler. İsimsiz ihbarlar da vardı. Ceza Kanunun’a göre bir kişinin tanıklığıyla ceza verilemediğinden bir tanık da onlar uydurdular. 

Cezaevi şartları nasıldı? Sanırım tek kişilik hücrede kaldınız. Gözaltındayken ya da cezaevinde işkence gördünüz mü?

DH: Belki bana Kanada vatandaşı olduğum için fiziksel işkence yapmadılar ama Türkiye’de bulunan ailemle ilk dokuz ay işkence olsun diye görüştürmediler, telefon hakkı  kullandırmadılar. Kısa bir süre Trabzon Cezaevi’nde kaldıktan sonra Kandıra F Tipi Cezaevi’ne naklettiler. Burada 32 ay boyunca hücrede tek başıma tecritte bıraktılar. Şartları ağır, adeta üzeri açık bir mezar gibiydi.

Tahliyeniz nasıl ve hangi şartlarda gerçekleşti?

DH: Bahsettiğim gibi dosyamda bir gizli tanık vardı. O kişi de, benim Calgary’de bayramlarda namaz kıldırdığım, dini sohbet ettiğim ve Türk festivali organize ettiğimden bahsediyordu. Bu faaliyetler Türkiye’de suç sayıldı ve örgüt liderliğinden 15 yıl ceza verdiler. İstinaf Mahkemesi kararı bozup cezamı yarı yarıya indirdi. Yattığım süreyi göz önüne alarak tahliyeme karar verdiler. 

Yurt dışı yasağına rağmen bir yolunu bulup ülkeden ayrılıp Kanada’ya geri döndünüz? Ne zaman geldiniz ve kolay oldu mu? 

DH: Türkiye’de tahliye olsam da halen risk altındaydım. Ne zaman nasıl bir yalanla içeri alınacağımız belli değildi. Bunun için ülke dışına çıkmam gerekiyordu. Ailem buna karşı olduğu için onlara haber vermeden, bir yakınımın düğününe gidiyorum diyerek Trabzon’dan ayrıldım. Bir aksilik çıkmadan Kanada’ya geldim ve üç yıldır göremediğim eşim ve çocuklarıma kavuştum. 

Siz hapisteyken Kanada’da yaşayan kayınpederinizi, Kanada’ya geri geldikten sonra da Türkiye’de yaşayan babanızı kaybetmişsiniz. Birkaç ay arayla vefat etmişler ve ikisinin de cenazesinde bulunamamışsınız. Duygularınızı nasıl ifade edersiniz? 

DH: Bu konuda duygularımı ifade etmek için kelimeler aciz kalır. Sadece merhum Akif gibi derim: Ağlarım, ağlatamam; hissederim, söyleyemem/Dili yok kalbimin, ondan ne kadar bîzârım!

Kanada yaşayan ve aleyhinize gizli tanıklık yapan kişinin kim olduğunu biliyorsunuz. Hem bu kişi hem de haksız yere sizi yargılayıp mahkum ettiğine inandığınız Türkiye aleyhine dava açmayı düşünüyor musunuz? 

DH: Bu süreçte sadece ben değil, hem eşim ve çocuklarım, hem Türkiye’deki ailem, hem de Kanada’daki eşimin ailesi ve diğer yakınlarım büyük sıkıntı çektiler. Onlarca insanın hakkına girdiler. Zamanı gelince bize zulmeden herkesten hukuk önünde hesabını soracağım. Bunu yapmazsam onlara haksızlık etmiş olurum diye düşünüyorum.

- Advertisment -

Most Popular

IDEAL FINE FOODS

7694 Islington Ave #3, Woodbridge, ON L4L 905 850-7296

Virüslü yaşam ve çipli aşı!

COVID-19 virüsü hayatının baharını yaşıyor gibi.   400 vaka olunca lock down olan yani kapanan Ontario’da hastalığa yakalanan sayısı...

Rektörlük görevini devredecek

Waterloo Üniversitesi Rektörü Feridun Hamdullahpur'un 2011 yılından beri yürüttüğü görevinden 1 Temmuz'da ayrılacağı duyuruldu.  CANADATÜRK Waterloo...

Altı yılda üçüncü ataşe

Cihat Yalçınkaya yeni Toronto Din Hizmetleri Ataşesi olarak göreve başladı. Önceki ataşe Yakup Sekmen dört yıllık görev süresinin yarısını henüz doldurmuşken bu...

Recent Comments