Ellisine merdiven dayamış hiç evlenmemiş bir kadın arkadaşım Kanadalılardan oldukça dertli. Kadın – erkek kiminle bir çift laf etmeye kalksa medeni hâlinin sorulmasından şikâyet ediyor.

Neden insanlar ilk tanıştıkları kişiye hemen “evli misin” sorusunu yöneltiyorlar anlamak güç diyor ve ekliyor: “Türkiye’de bu konuda daha rahattım. Çevrem hiç evlenmemiş olduğumu bilirdi, samimi olmadıklarım da böyle bir soru sormazdı. Ama çok daha gelişmiş, daha açık olarak bildiğimiz Kanada’da hemen hemen hergün aynı soruyla karşılaşmak oldukça şaşırtıcı ve de rahatsız edici”.

Arkadaşın verdiği bilgiye göre bu soruyla muhatap olan bir tek kendisi değilmiş. Henüz yirmisinde olanı da altmış yaşına merdiven dayayanı da bu sorunun muhatabı oluyormuş.

Acaba Türkiye’de ellili yaşa gelmiş bir kadının hiç evlenmemiş olma ihtimali yüzde birden daha az olduğu için mi kimsecikler size “evli misin” sorusunu yöneltmez. Yoksa, böyle bir sorunun altından başka anlamlar çıkabileceği endişesini mi taşıyor insanlar.

Peki ya Kanadalılar…

Kanada’da ellisinde hiç evlenmemiş 

veya boşanmış kişilerin çokluğundan dolayı mı bu tür sorular sıkça soruluyor. Yoksa bu sorunun altında başka başka niyetler mi yatıyor.

Genelde evliler karşı tarafın soru sormasına imkân bırakmadan “benim eşim de onu sever”, “oğlumun ismi de aynı” tarzında içinde eşleri ve çocukları geçen cümleleri ilk sözlerinin arasına sıkıştırıverirler. 

Ya bekârlar…

Onlar, gülü seven dikenine katlanır misali Kanada’yı seven “evli misin” sorusuna katlanacak veya sözü geçen arkadaşın yaptığı gibi birisine boşandım, diğerine kocam öldü, bir başkasına ise şimdi Türkiye’de diyecek.

Kimisine de “lezbiyen misin” şeklinde gelebilecek bir ikinci soruya hazırlıklı olarak göğsünü gere gere hiç evlenmediğini haykıracak. 

Evlilerin bekârlığı sultanlık bildiği, bekârlara ise eş boşamanın kolay geldiği bu zamanda “evli misin” sorusu verilecek değişik cevapları oluyor insanın.

Pohpohlama

Söylenenler yalan da olsa her insan başkaları tarafından pohpohlanmayı sever. Peki bunu nasıl yapacağız? İşte size birkaç örnek:

-Ne güzel ismin var.

-Sen harika bir insansın.

-Sen dünyadaki en değerli insansın. -Hepimiz seni çok seviyoruz.

-Sana hastayız.

-Sen mükemmelsin.

-Sen bir dahisin.

-Hepimiz sen olmayı deniyoruz ama sadece taklidin olarak kalıyoruz.

-Bugün bir harikasın.

-Herşey ortada, güneş balçıkla sıvanmaz, bu dünyada senden iyisi yok.

-Seni alkışlamaktan ellerimiz patladı, ama sen her şeye değersin. 

-Heykeli dikilecek insansın. 

-Büyük şahsiyetsin. 

-Herşeyimizsin.

-Senin kadar akıllı ve hoş bir insan görmedim.

-Tüm dünya sana hayran….

Bu arada iltifat edenle yalakalık edeni ayırmak lazım. 

Eğer karşınızdaki kişi sadece sizin kendinizi iyi hissetmeniz veya size olan sevgi ve takdirini belli etmek istediğinden bu sözleri söylüyorsa iltifat sayın ve şımarın.

Yok, sizden maddi veya farklı bir beklentisi var da onun için söylüyorsa yakala deyip geçin.

Kıskançlık

Kıskançlığın temelinde özgüven eksikliği ve yetersizlik duygusu yatar. Kendini dışlanmış hissetme duygusu ise tetikler. 

Bu bir hastalık değildir, davranış bozukluğudur. Fakat hastalığa neden olabilir. İleri boyutlardaki kıskançlık depresyonu ortaya çıkarır. Depresyon da mutlaka tedavi edilmesi gereken bir hastalıktır.