Kanada’da çalınan araçların, aralarında Türkiye’nin de olduğu deniz aşırı ülkelere gönderilmesinde suç şebekelerine içeriden yardımlar sözkonusu.
Her yıl binlerce aracın çalınıp sorunsuz bir şekilde yurt dışına gönderiliyor olmasının başka izahı yok çünkü.
Kanada’da çalınan araçların, aralarında Türkiye’nin de olduğu deniz aşırı ülkelere gönderilmesinde suç şebekelerine içeriden yardımlar sözkonusu.
Her yıl binlerce aracın çalınıp sorunsuz bir şekilde yurt dışına gönderiliyor olmasının başka izahı yok çünkü.
Geçtiğimiz yıl Kadana Sınır Güvenliği, Kamu Güvenliği Bakanı’na sunduğu raporda organize suç örgütlerinin kurum çalışanlarını rüşvetle satın almaya çalıştığı uyarısını yapmış, bir kaç ay önce de çok sayıda memur hakkında soruşturma açıldığı duyurulmuştu.
Bu gelişmeden sonra nasıl olduysa haziran ayında İtalya’da bir gemide konteynerler içinde Kanada’dan Mersin Limanı’na giden çalıntı arabalar yakalandı. Soruşturma derinleştirilince Toronto’da konteyner içinde sevkedilmeyi bekleyen yeni çalıntı araçlara ulaşıldı. İşi organize edenler Arap asıllı Kanadalılar ancak işin Türkiye ayağında kimler var, Mersin’e giden araçların bir kısmını kimler oradan Libya’ya taşıyor henüz bilinmiyor.
Foto: .yrp.ca 
Öte yandan, Toronto ve çevresinde yıllardır süren bir tow truck terörü (araç çekicisi) var. Bu şebekeler yaralama, kundaklama ve öldürme olaylarına karışınca operasyon düzenleme ihtiyacı hissedildi.
Operasyonda yakalanlar arasında Toronto Polisi’nde aktif olarak görev yapan bir isim de var.
Çekiciler, kaza yapan araçları anlaşmalı park alanlarına ya da tamirhanelere çekiyor, karşılığında anormal faturalar çıkartıyorlar. Şebekenin içinde doktor ve fizyoterapi hizmeti veren yerler ile hukuk büroları da var. Böylece düzenlenen sahte veya şişirilmiş faturalarla sigorta firmalarından yüklü miktarlarda paralar alınıyor. Bazen de sahte/tiyatro kazalar ile sistem kötüye kullanılarak büyük kazançlar elde ediliyor.
Ontario’da araç sigortalarının yüksek olmasının bir nedeni de bu yüksek faturalara yapılan ödemeler.
Kısacası, bir yerlerde organize suç örgütleri varsa resmi görevliler de işin içindedir.
****
ABD’nin Minnesota eyaletinin Minneapolis kentinde, 25 Mayıs akşamı George Floyd isimli 46 yaşındaki siyahi Amerikalının polis tarafından gözaltına alınırken öldürülmesi sonrası başlayan gösteriler şekil değiştirerek devam ediyor. Geçmişin ırkçı liderlerinin heykelleri kaldırılıyor, üniversiteler, basın kuruluşları ırkçı söylemler kullanan kişiler ile yollarını ayırıyor. Hatta, nefret ile mücadele etmede yetersiz kalıyor diye büyük firmalar Facebook gibi platformlardan geçici de olsa reklamlarını çekiyorlar.
ABD’de yaşanan bu olayın bir benzeri yanı başımızda, Mississauga’da yaşandı. Polisler, ruhsal problemler yaşayan Pakistan asıllı 62 yaşındaki Ejaz Choudry adındaki bir kişiyi evinin içinde kurşun yağmuruna tutarak öldürdüler.
Şizofreni tedavisi gören ve olay günü krize geçirince kendisine zarar vereceğinden korkulan Choudry için ambulans çağrılıyor. Gelen paramedikler ise polisi arıyor. Polisleri gören Choudry kendisini dairesine kapatıyor. Polisler, elinde bıçak olduğunu söyledikleri Choudry’i önce uyarıyorlar sonra ise etkisiz hale getirmek için operasyon düzenliyorlar. Polislerden bir kısmı kapıyı kırmaya çalışırken diğerleri balkon kapısından girerek Choudry’i ateş ederek öldürüyorlar. Yakınları, polislerden ve silahlardan korkan Choudry’i sakinleştirmek için polislere ricada bulunduklarını ancak bunun dikkate alınmadığını, ayrıca İngilizce bilmediği için polislerin uyarılarını anlamadığını söylüyorlar.
Coudry’nin öldürülmesine tepkiler lokal kaldı ve çoğunluğu Peel Bölgesi’nde oturan müslümanlardan oluşan kişilerin yaptığı eylemlerle gündeme geldi.
Benzer bir olay nisan ayında yine Peel Bölgesi’nde yaşanmış, 26 yaşındaki D’Andre Campbell adındaki genç, ruhsal kriz geçirdiği için ailesi tarafından çağrılan polislerce Brampton’daki evlerinde vurularak öldürülmüştü.
Aynı şekilde sadece bu yıl içinde Kanada’nın değişik şehirlerinde buna benzer birkaç olay daha yaşandı.
Bu gelişmeler gösteriyor ki, ruhsal sorunlar yaşayanlarla ilgili çağrılara polisin müdahale etmesi oldukça yanlış.
Bir düşünün; ruhsal sorunlar yaşayan ve intihar etme eğilimi olan bir kişi, yardım amacıyla 911’i arıyor ve görevli olay yerine polisi gönderiyor. Yeterli eğitimleri olmayan polisler ise kendisine zarar vermek istemediği için yardım isteyen hastayı kurşun yağmuruna tutarak öldürüyor.
Kanada çok bozuldu
Kapalı mekanlarda sigara yasağı olduğu için sigara tiryakileri dışarıda ihtiyacını gidermek zorundalar. Bazen tembellikten bazen vurdumduymazlıktan sigara izmaritlerini sokağa ya da kuytu bir köşeye bırakanları çok görürüz. Yazın süpürülüp temizlenir izmaritler ancak kışları karların içinde kalırlar. Özellikle iş yeri olarak kullanılan yüksek binaların önlerinde karlar eriyince izmaritten tepeler ortaya çıkar.
Aynı şekilde kar, yol kenarlarında, orta refüjlerdeki çöpleri de içinde saklar. Bahar gelince gerek belediyeler, gerekse EartDay (Dünya Günü) gibi etkinlikler çerçevesinde duyarlı vatandaşlar temizliğe girişir ve aylarca birikmiş çöpler temizlenerek bahara merhaba denilir. Koronavirüs nedeniyle karlar eridikten sonra ortaya çıkan çöpler toplan(a)madı bu yıl. O nedenle her yeri pislik götürüyor desek yalan olmaz. Üstüne üstlük bu süreçte insanların davranışları da oldukça değişti. Üç ay öncesine kadar dünyanın en medeni insanlarının yaşadığı yer olarak övünülen Kanada’da trafikte aşırı hız, park ve bahçe gibi açık alanlarda alkol kullanımı, yerlere çöp atma gibi olumsuz davranışlar sergilenmeye başlandı.
Kahve bardakları, su şişeleri, bira şişeleri ve diğer çöpler yerlerde.
Kanada’ya hiç yakışmayan şeyler bunlar. COVID-19 ile birlikte Kanada’da insanlık adeta tersine evrim geçiriyor.
