8.3 C
Toronto
Thursday, May 9, 2024

Her çocuk gibi biz de hemencecik büyümek istedik. “Yaşın kaç” diyenlere hep bir iki yaş fazlasını söyledik. On sekiz, en fazla arzu ettiğimiz yaştı. One sekiz, yirmi sekiz ve otuz sekiz geldi geçti, benim için sırada kırk sekiz var şimdi. Yaşları saymanın da bir anlamı yok artık.

Nasreddin Hoca’ya yaşını sormuşlar, “kırk” demiş. Aradan bir on yıl geçtikten sonra yine yaşını sormuşlar. Yine “kırk” demiş.

“Yahu Hoca bu nasıl iş? On sene önce de kırktın, şimdi de kırkım, diyorsun”, diyenlere Hoca hazır cevap: “Delikanlı dediğin sözünde durur.”

Biz de bir delikanlılık yapıp hep 40’ta kalsak ne iyi olurdu.

Çocukluğumda sürekli dinlediğim bir arabesk şarkıda: “Çocuk! Çocukluk edip de büyüme sakın. Büyüdükçe senle beraber dertler de büyür”, diye bir kısım vardı.

O zaman bana çok saçma gelen bu söz, yaş kemale erdikçe büyük anlam kazandı benim için.

Kendi çocuklarım, ne zaman bir an önce büyümek istediklerini söyleseler, bu şarkı sözünü onlara hatırlatıyorum.

Büyüyünce oyuncaklarla oynayamayacaklarını, sürekli çalışacaklarını, büyük sorumluluklar alacaklarını da ekliyorum.

Ama onlar için boş söz bunlar Büyüyünce her istediklerini yapabileceklerini, hayalini kurdukları tüm oyuncakları alabileceklerini sanıyorlar.

Küçükken babama bakar, oyun oynamadan nasıl duruyor diye kendi kendime sorardım.

Aynı soruyu şimdi kendi çocuklarım benim için soruyor. 

***

1980’li yıllarda Özal’ın “Türkiye 2000 yılında dünyanın sayılı ülkelerinden birisi olacak”, sözlerini her işittiğimde 2000 yılını hayal ederdim. Yaşım tam tamına yirmi yedi olacaktı. On yaşlarındaki bir çocuk için uzak bir ihtimal gibi gelirdi. On beş-yirmi yıl sonrasını hayal ettikçe heyecan basardı yüreğime. Büyüyecektim. Okul derdim olmayacaktı. Evlenip çoluk çocuğa karışacaktım.

Ulaşılmaz sandığım 2000 yılını geçeli neredeyse 20 yıl olacak. 

Milenyuma Türkiye’de girmiştim. Ekonomi muhabiri olmama rağmen nöbete yazdıklarından yılbaşı gecesini haber kovalamakla geçirmiş, hatta istanbul Zeynep Kamil Hastanesi’nde doğan 2000 yılının ilk bebeğinin haberini yapmıştım. 

Doğar doğmaz kameraların önüne çıkartılan ve bir geceliğine meşhur olan o bebek yakında yirmi yaşında olacak.

2000 yılı benim için kutsal bir yolculuğun da başlangıç tarihi. 14 Ekim 2000’de bir sonbahar akşamı Kanada’ya ayak basmıştım. 

Kanada’ya ayak bastığım hafta Yonge & Bloor’da rastladığım bir Türk yirmi yıldır Kanada’da olduğunu söylediğinde yine ulaşılmaz bir rakammış gibi gelmişti bana.  

Göz açıp kapayıncaya kadar biz de 20 yılı geride bıraktık bu ülkede. 

Bir yirmi yıl sonrasını düşününce içim ürpermiyor değil. İşin ucunda yaşlılık var, bir çok aile büyüğünü ahirete uğurlamak var.

40’lı yıllarda ben ürperiyorsam yaşı ilerlemiş olanlar ne düşünüyor çok merak ediyorum doğrusu. Örneğin, 70 yaşındaki bir kişi 10 yıl sonrasına plan yapıyor mudur… Ya da 96 yaşındaki bir tanıdığımın ölmeden bir kaç ay önce yatırım için arsa ya da apartman dairesi bakmasını neyle izah edebiliriz!

***

En yakın arkadaşlarımdan biri, sık sık, bitirmem gereken dağ gibi birikmiş işler başımda iken gelir: “Bu dünyanın işi bitmez, hadi gel seninle bir yerlere kahve içmeye gidelim. Az nefes al. Hayata karşı Don Kişotluk yapmanın gereği yok,” der. Önceleri: “Git başımdan be adam, bırak işlerimi bitireyim,” derdim. Yaş 40’ı geçince ona hak vermeye başladım. Ne de olsa ömrü çoktan yarıladık. Don Kişotluk yapmanın sahiden gereği yok.

***

Kanada’ya geldiğimizde yaşımız 20’lerde idi, şimdi 40’lardayız. Son birkaç yıldır gelenlere bakıyorum da aralarında 40, 60 ve hatta 70 yaş üzeri çok kişi var. Yani bir 20 yıl içinde sıralı ölüm olması halinde çok sayıda cenaze olacak. Nüfusumuz Kanada’da 100 binin üzerinde. Kaba bir hesapla 50 yıl sonra 50 bin ölümüz olacak. Çok azı yakılmayı kabul edeceğine göre 50 bin mezar yeri demek bu. Toronto’da bir cami vakfına ait Ajax’ta bir Türk mezarlığı var. Türk mezarlığı derken, bir büyük mezarlık içinde Müslümanlara ait bir bölüm içinde küçük bir alan. Herkes oraya gömülemeyeceğine göre başka mezar yerlerine de ihtiyaç duyuluyor. GTA içerisinde diğer Müslüman toplumlara ait değişik mezarlıklara da gömülenler var. 

Vakıf ve derneklerin bu konu üzerinde kafa yormasının tam zamanı.  Ayrıca özel işletmelerin de ilgisini çekebilecek bir yatırım çeşidi. Ölüye yatırım ama kesinlikle ölü yatırım değil.

Önceki İçerikYaptırıma devam
Sonraki İçerik
- Advertisment -

Most Popular

IDEAL FINE FOODS

7694 Islington Ave #3, Woodbridge, ON L4L 905 850-7296

Virüslü yaşam ve çipli aşı!

COVID-19 virüsü hayatının baharını yaşıyor gibi.   400 vaka olunca lock down olan yani kapanan Ontario’da hastalığa yakalanan sayısı...

Rektörlük görevini devredecek

Waterloo Üniversitesi Rektörü Feridun Hamdullahpur'un 2011 yılından beri yürüttüğü görevinden 1 Temmuz'da ayrılacağı duyuruldu.  CANADATÜRK Waterloo...

Altı yılda üçüncü ataşe

Cihat Yalçınkaya yeni Toronto Din Hizmetleri Ataşesi olarak göreve başladı. Önceki ataşe Yakup Sekmen dört yıllık görev süresinin yarısını henüz doldurmuşken bu...

Recent Comments