17 C
Toronto
Monday, May 20, 2024
Ana Sayfa Blog Sayfa 25

Sosyal medya sayesinde evden yemek satışına ilgi artıyor

0

CANATOLIANSosyal medyayı kullanarak satış yapanların sayısı hızla artıyor. Kanada’da yaşayan toplum üyeleri arasında da bu satış yöntemi oldukça popüler. Özelikle de kadınlar arasında. Baklavadan yaş pastaya, çiğ köfteden yöresel yemeklere kadar ne ararsanız var. CANATOLIAN

Sosyal medyanın hayatımıza girmesiyle artık her isteyen el işinden yöresel yemeklere kadar kadar evde ürettiği her şeye rahatça müşteri bulabiliyor. Özellikle Instagram ve Facebook bu işler için tam biçilmiş kaftan. Hal böyle olunca sosyal medyayı kullanarak satış yapanların sayısı hızla artıyor. Kanada’da yaşayan toplum üyeleri arasında da bu satış yöntemi oldukça popüler. 

Evde yiyecek üretip satma en fazla rağbet edilen iş alanı. Özelikle de kadınlar bu alanda oldukça aktifler. Baklavadan yaş pastaya, çiğ köfteden yöresel yemeklere kadar ne ararsanız var. 

Satışlar önce aile, sonra yakın arkadaş çevresiyle başlıyor. Daha sonra sosyal medya üzerinden Kanada’da yaşayan toplum üyeleri listelere eklenerek müşteri portföyü genişletiliyor. Sonrasındaysa her hesabınıza girdiğinizde Anadolu mutfağının eşşiz yemeklerinin resimli ya da  görüntülü paylaşımlarıyla başbaşa kalıyorsunuz. 

Toronto ve çevresinde onlarca toplum üyesi, özellikle de kadınlar bu yeni iş kolunda faaliyet gösteriyor. 

Bunlardan birisi Mardinlinin Mutfağı ismiyle faaliyet gösteren Hatice Mercan. Üç yıl önce Kanada’ya gelen Mercan, Woodbridge’te yaşıyor ve ağırlıklı olarak Mardin yöresel yemekleri yapıyor. 40 yıldır mutfaktayım diyen Mercan, enginar dolmasından içli köfteye kadar Anadolu mutfağına ait her türlü yemeğe hakim olduğunu belirtiyor. Yemekleri evinde yapan Mercan’ın çok farklı kesimlerden müşterileri var. Bazen bir kişilik bazen de doğum günü partileri gibi toplu etkinlikler için sipariş alıyor. İçli köfte, mantı, su böreği ve sarma gibi yiyecekleri dondurulmuş olarak da satıyor. En büyük zorluğun ev mutfağında çalışmak olduğunu söyleyen Hatice Mercan, ileride bir imalathane açma hayali kuruyor. 

Hatice Mercan gibi ev yemekleri satan Serpil Özkarakaş, Toronto’da yaşıyor ve sosyal medyada Canada Turkish Food ismiyle yer alıyor. Bir buçuk yıl önce Kanada’ya yerleşen Özkarataş, arkadaşlarının teşvikiyle beş ay önce yemek yapıp satmaya başlamış. Ev yemeklerinin yanı sıra çay saati ikramları da hazırlıyor. En fazla mantı, gözleme, yaprak sarması, içli köfte ve baklava siparişi alıyor. Genelde pişmiş halde müşterilerine teslim ediyor ama mantının yanı sıra eğer müşteri isterse gözleme ve içli köfteyi de donduruyor. 

Soyal medyada Periy Pastry olarak bulunan Perihan Ulger dört yıldır pasta şefi olarak dünya mutfaklarından kekler, tartlar ve tatlılar yapıyor. King City’de yaşayan Ulger, 17 yıldır Kanada’da. En çok doğum günleri ve düğünler gibi özel günler için özel tasarım keklerden satıyor.  Müşterilerinin büyük çoğunluğu toplum üyelerinden oluşan Ulger, ileride bir butik kafe açma planları yapıyor. 

Bu üç ismin dışında sadece GTA bölgesinde onlarca farklı isim sosyal medya üzerinden yemek satışı yapıyor. Kimisi online siparişi alıp evden teslim ediyor, kimisi ise adrese teslim. Kimisi ev yemekleri satarak tek başına aile geçindiriyor, kimisi aile bütçesine katkı sağlıyor, kimisi ise gelecekte kurmayı planladığı işin alt yapısını oluşturuyor.

Dünya devleriyle rekabet ediyor

0

Sebze tohumu konusunda araştırma, geliştirme ve ıslah yapan Antalya merkezli Yüksel Tohum, Kanada pazarını sevdi. 

2012 yılından beri Kanada ve ABD’de aktif olan Yüksel Tohum, özellikle Ontario’da Leamington bölgesindeki nitelikli ileri teknoloji kullanan seralar için tohum üretiyor ve pazarlıyor. 

Kanada’ya ilk satışını 2013 yılı sonunda yapan Yüksel Tohum, geçtiğimiz yıl Leamington’da 30 dekarlık arazi üzerinde 10 dekarlık yüksek teknolojili topraksız sera kiraladı. Bu serada, yirmiden fazla tohum çeşidi ile üretim yapılarak bölge üreticilerinin beğenisine sunuluyor. 

Dünya genelinde 50’den fazla ülkeye sebze tohumu satan Yüksel Tohum, tüm dünya genelinde olduğu gibi Kanada’da da tohum sektörünün diğer büyük oyuncuları Monsanto, Sygenta, Rijk Zwaan ve Enza Zaden gibi firmalarla rekabet ediyor. 

Son birkaç yıldır özellikle köy domateslerinin yoğun ilgi gördüğü kuzey Amerika pazarında bir çok çeşitle var olan Yüksel Tohum, kırmızı ve pembe köy domateslerine ek olarak sarı, kahverengi gibi özel ıslah edilmiş çeşitleri de üreticilere sunuyor. 

Mülteci Akını

0

Son üç yılda 5 bin 200 başvuru

Kanada’ya iltica eden Türk vatandaşlarının sayısında patlama yaşanıyor. Kanada resmi verilerine göre, son üç yılda 5 bin 200 Türk vatandaşı Kanada’ya iltica etti. 2015 yılında Kanada’da mülteci olanların sayısı 295  iken, bu sayı 2016 yılında bin 103, 2017’de 2 bin 199, 2018 yılında ise bin 904 oldu.

2018 yılında yapılan bin 904 başvurudan bin 594’ü karara bağlandı. Bu dosyalardan bin 407’si kabul, 128’i ise ret alırken, 13 dava düştü, 46 kişi de başvurusunu geri çekti.

En son 2000-2003 yılları arasında Kanada’ya Türkiye’den mülteci akını olmuş, 2000 yılında 869, 2001’de bin 758 ve 2002’de ise bin 154 olmak üzere sözkonusu üç yılda 3 bin 781 kişi Kanada’ya iltica başvurusu yapmıştı. İltica başvuruların kabul oranında da büyük bir artış var. 2015 yılına kadar yapılan başvuruların neredeyse yüzde 50’si reddedilirken bu oran şimdilerde yüzde 20’nin altına düştü.

Halen 2 bin kişinin dosyası karar için sıra bekliyor. 

Kanada’ya sığınma başvurularının 2019 yılında da yüksek sayıda olması bekleniyor. 

Dövizle askerlik ücreti yeniden 5 bin Euro

0

Dövizle askerlik ücreti yeniden artıyor. Türkiye Savunma Bakanlığı’nın hazırlamış olduğu yeni askerlik sistemiyle yurt dışında yaşayan Türk vatandaşlarının dövizle askerlik ücreti 2 bin Euro’dan 5 bin 113 Euro’ya yükseltiliyor. Bu fiyat, 6 ayda bir güncellenecek. Bu da fiyatın her 6 ayda bir artması anlamına geliyor. 

2011 yılından bu tarafa beş kez değişen dövizle askerlik ücreti, en son yapılan değişiklikle 2011 yılı öncesi ücretle aynı olacak. 

2011 yılında 21 günlük temel eğitim kaldırılarak 5 bin 112 Euro olan dövizle askerlik ücreti 10 bin Euro’ya yükseltilmişti. 2013 yılında ise ücret 6 bin Euro’ya düşürülmüştü. 2016 yılına gelindiğinde ise radikal bir kararla dövizle askerlik ücreti bin Euro olarak ilan edilmişti. 2018’e gelindiğinde ise bu sefer yüzde yüz bir artışla yeni ücret 2 bin Euro olarak açıklanmış, bu artışla beraber Milli Savunma Bakanlığı’nın hazırladığı yaklaşık 30 dakika süren bir testen geçilmesi zorunlu hale getirilmişti. Ancak Ağustos ayında yürürlüğe girmesi gereken uygulama test hazır olmadığı için 2018 yılı sonuna kadar uygulanamadı ve bu süre zarfında askerlik başvurusu alınamadı. Şimdi ise yeniden değişikliğe gidilerek ücret 5 bin 113 Euro’ya çıkartılıyor. 

Kanada’da yaşayanlar, bu miktar karşılığı Kanada doları ücret ödeyecekler. 

Garip sılayı, yiğit halayı, bakır kalayı sever

0

Eskilerde yeni evlenenler için altın kadar bakır da önemli idi. Çeyizlerin gözdeleri idiler. Geline ağırlığınca altın takılamazdı belki ama ağırlığınca bakır alınabilirdi. Yıllar sonra dara düşülünce altın gibi bu bakırlar da satılır, ihtiyaç görülürdü. 

Bakır kap kaçaklar ömürlük idiler; bir defa al ölene kadar kullan.

Benim çocukluğumda önce alüminyum daha sonra çelik mutfak gereçleri çoktan bakırın yerini almış, annemin çeyizinden geriye sadece soba üstünde su kaynattığımız bir güğüm ile birkaç tas kalmıştı. 

Dayımın evinde ise adeta her şey bakırdandı. Tencereler, taslar, güğümler, ibrikler, boy boy leğenler, kazanlar ve mangallar.

Dayım, mangalın içine sobadan aldığı közleri doldurulur ve sobanın olmadığı yatak odasına koyardı. Böylece oda az da olsa ısınırdı. 

Boy boy leğenlerde yengem ya çamaşır yıkar, ya da çocukları yıkardı. 

Yengem, rengi kararan bakırları evin avlusundaki çeşmenin başında sobadan aldığı küllerle bir güzel sürterek parlatırdı. O zamanlarda vim, ajax, comet gibi kimyasal leke çıkarıcı ve parlatıcılar köylerde pek bulunmazdı. Açıkcası iyiki de bulunmazmış. Külün kimyasallardan daha iyi temizlediğine şahidim. 

Bazı yazlar dayımın köyüne kalaycılar gelirdi. “Kalaycı” diye bağırarak evlerin önünden geçer, ihtiyacı olanların bakırlarını kalaylardı. 

Bunun için yerde bir ateş yakar, körükle ateşi harlardı. Bakırları güzelce temizledikten sonra da bakır kapların içlerini kalayı sürerdi.  

Eğer kalaycı köye gelmemişse kalaylanacak bakır kaplar bir çuvala konulup şehre bakırcılar çarşısına götürülürdü. 

Şehirde yaşamamıza rağmen mahallemize de kalaycılar gelirdi. Hatta bir defasında doğu illerinden birinden bir çift gelmiş, bizim evin bulunduğu sokağın ortasına tezgah kurmuş, tam bir hafta boyunca hemen hemen tüm mahallenin bakırlarını kalaylamışlardı. 

Kalay, hem bakır kapların güzel görünmesini hem de yiyecekler için kullanılmasına olanak sağlıyor. Çünkü kalaysız bakır kaplarda pişirilen ya da yenen yiyeceklerden zehirlenme riski var. 

Alüminyum ve çelik tencereler yaygınlaştıktan sonra mutfakların vazgeçilmezi olan bakır eşyalara olan ilgi iyiden iyiye azaldı, mutfaklardan kayboldular. 

“Ev ihtiyaçları için kullanılır, dara düşüldüğünde satılır” anlayışı kalktığından çeyizlerde de yer bulamıyor.

Isıyı eşit miktarda yaydıklarından bakır tencerelerde pişirilen yemekler ne de lezzetli olurdu. Sağlam olduklarından zırt pırt tencere, tava almak zorunda da kalınmazdı. Alüminyum eğilip bükülüyor, çeliklerin ya altı çıkıyor ya da sapları kopuyor, camlar malum, emayeler dökülüyor, plastikler kırılıyor….

Şimdilerde bakır ihtiyaçtan süse doğru kaymış durumda. Bakırdan süs eşyaları bakırcılar çarşılarını süslüyor. 

***

Kanada’da ise bakır ne geçmişte ne de günümüzde Türkiye’deki gibi bir popüleriteye hiçbir zaman sahip olmadı. 

Kanada’da herhangi bir bakırcı ya da kalaycı ustası var mı onu da bilmiyorum. 

Gittiğim şehirlerin hiçbirinde bakırcılar çarşısına da rastlamadım. 

Bakırdan hediyelik eşya alabileceğiniz bir dükkan da yok.

Kanada’da bakırı daha çok eski binaların çatılarında oksitlenerek yeşile dönmüş halde görebilirsiniz. 

Son birkaç yıldır popüleritesi artan ve hemen hemen tüm mağazaların raflarını süsleyen bakır mutfak eşyaları ise ya bakır görünümlüler ya da bakır, alüminyum, çelik, titanyum ve seramik karışımından oluşuyorlar. O nedenle fiyatları hakiki bakır eşyalara göre çok ucuzlar. Gerçek bakır eşyaların fiyatları ise dudak uçuklatıyor. 

Benim bakır eşya olarak evimde Türkiye’den getirdiğim bir Türk kahvesi cezvesi ile kısa bir süre önce Türk ürünleri satan bir marketten 22 dolara satın aldığım küçük yumurta tavam var. İkisini de hemem hemen hergün kullanıyorum ve oldukça da memnunum. Kalaycı bulursam, söz bakır tencere seti de alacağım.

Kanada bakırı tavsiye etmiyorKanada bakırı tavsiye etmiyor

Kanada Sağlık Bakanlığı’nın web sitesinde yer alan bilgide bakırın ısıyı iyi yaydığından dolayı pişirmeye uygun olduğu belirtiliyor. Ancak, Kanada’da satılan bakır kapların kalay ya da nikel ile kaplandığı, bu kaplamanın çıkması sonucu yemeğin bakır ile temas ederek zehirlenmeleri yol açma ihtimali olduğu ve pişirme esnasında bu kaplamalardan çözülen ve yemeğe karışan miktarın sağlığı tehdit edebileceği kaydediliyor.

Sitede, kalay ve nikel ile kaplı tencere ve tavaların sadece dekoratif amaçlı kullanılması tavsiye ediliyor. 

Sitede ayrıca, plastik, slikon, emaye, demir ve çelikten yapılma tencere ve tava gibi ev gereçlerinden de bahsediliyor ve kullanımlarında yaşanabilecek olumsuzluklar sıralanıyor. Sonuç olarak, ister bakır, ister alüminyum, ister çelikten olsun kullanılan kaplardaki maddeler belli oranda yemeklere geçiyor. Yani alüminyum kaptan alüminyum, demir kaptan demir…

Oradaki bilgilere bakarak bakırın diğerleri arasında en masumu olduğunu söyleyebiliriz. 

Kanada Sağlık Bakanlığı’nın mutfak eşyaları için yaptığı uyarılarından bazıları şöyle:  

• Alüminyum tencerlerde uzun süre yiyecekleri kaynatmayın ve saklamayın.

• Kalaylanmamış bakır kapları kullanmayın.

• Nikele alerjiniz varsa nikel kaplı kaplardan uzak durun.

• Asit miktarı yüksek yiyecekleri çelik kaplarda saklamayın.

• Plastik kapları üzerlerinde belirtilmediği takdirde mikrodalgada kullanmayın.

• Slikon kapları 220˚C derecenin üzerinde kullanmayın… 

*Bakır: Copper

*Kalay: Tin

0

Türkiye’de 1997-2000 yılları arasında bir özel televizyon kanalında ekonomi muhabiri olarak çalışmış, yine aynı televizyon kanalı için haftalık bir ekonomi programı hazırlayan ekibin içinde yer almıştım. Bu üç yıl boyunca işim gereği, büyük holdinglerden küçük ve orta ölçekli işletmelere kadar yüzlerce firmayla görüşmeler yapmış, özellikle şu anda hayatta olmayan Sakıp Sabancı, Üzeyir Garih ve İshak Alaton gibi iş insanlarını çok yakından tanıma imkanı bulmuştum. 

Özellikle Üzeyir Garih, benim gibi genç bir ekonomi muhabiri için tam bir okuldu. Çok sayıda konferansında dinleyici olara bulundum, kendi iş tecrübelerini paylaştığı kitaplarını okudum. Bunlardan daha da önemlisi, ekip arkadaşlarımla beraber kendisiyle günlük yayımlanan ‘Aklın Yolu Bir’ adında beş dakikalık kısa televizyon programları hazırladık. Bu programla, iş dünyasına, bilhassa gençlere iş hayatında başarılı olabilmenin yollarını anlatıyordu.

2001 yılında bir cinayete kurban giden Üzeyir Garih’ten öğrendiklerim ve 2002 yılından beri bu topluma hizmet eden bir gazeteci olarak edindiğim tecrübeler ışığında, bazı öneri ve tespitleri yeni iş kuran ya da kurmayı planlayanlarla paylaşmak istiyorum. 

Özellikle Kanada’ya yeni gelenler iş imkanları konusunda bir arayış içerisindeler. Maalesef bir çoğu Türkiye mantığıyla Kanada’da bir iş yapma eğilimindeler. Örneğin, Türkiye’de inşaat işleriyle uğraşanlar, Türkiye’de yaptıkları gibi belediyelerdeki yetkili mercilerin gönlünü hoş ederek istedikleri alanda istedikleri şekilde inşaat yapabileceklerini zannedebiliyorlar. Ya da kısa sürede az bir yatırımla çok büyük paralar kazanabileceklerinin hayallerini kuruyorlar. 

Aşırı bir özgüven var. Özgüven iyidir, ancak, Kanada’nın kendi şartlarını bilmeden ya da göz önünde bulundurmadan, ‘Türkiye’de yaptım, burada da çok rahat yaparım’ düşüncesi yanlış, yersiz ve gereksiz.    

Genelde iyi senaryoya göre hesaplar yapılıyor. İyi senaryo dediğimiz de altı boş hayalden öte bir şey değil. Kötü senaryoya karşı ise kimse hazırlıklı değil.  

Fizibilite çalışması, piyasa araştırması yapılmıyor. 

Yatırım yapılacak sektörle alakalı bilgi ve tecrübe azlığı var. Bilgi, birikim ve ustalık gereken iş kollarına giriliyor. 

Sıfırdan başlamak yerine Kanada’da yerleşik firmalarla ortaklık kurma ya da firma satın alma yoluna gidilmiyor. 

Öğüt alınmıyor, tecrübesi olan kişilerin söyledikleri dahi kulak ardı ediliyor. Tabii ki burada öğüt ile negatif eleştiriyi birbirinden ayırmak lazım. 

İş yerinin açılacağı bölgede varsa diğer Türk iş yeri sahiplerine danışılıp fikirleri sorulmuyor. Sektörler farklı olsa da bölgedeki kira ücretleri ve diğer konularda faydalı bilgiler alınabilir.  

Sermaye olmadan, sağdan soldan ya da bankadan alınan borç parayla işe girişiliyor. Henüz iş yerinin kapısını açamadan para bitiyor. Ayrıca, iş yeri açarken harcama moduna girildiğinden plansız ve gereksiz harcamalar yapılıyor. 

İş yeri ortak açılmışsa ortaklar arasında kısa sürede sürtüşme başlıyor ve ayrılıklar yaşanıyor.  

Sabır, sebat ve kanaat yok. Aza kanaat getirilmediğinden fazlası da bulunamıyor. Fazla para kazanma hırsı yüzünden yavaş yavaş ama sağlıklı bir şekilde büyüyen iş yerleri bile kısa sürede kapanabiliyor. 

Dürüstlük yok. “Kazık atan kendine atar” misali dürüst olmayan bir işletmenin ayakta kalabilmesi hemen hemen imkansız.  

Reklam ve tanıtıma yeterince önem gösterilmiyor, ya hiç ya da yeterince bütçe ayrılmıyor. ‘Bizi herkes biliyor, tanıyor’ gibi ticarette karşılığı olmayan bir düşünce var. Bir iş yerine ya da ürünü bilmek ayrı, hizmet veya ürünü satın alma dürtüsünü harekete geçirmek, tercih sıralamasında en üst sırada tutmak ve hatırlatmak tamamen ayrı şeyler. 

İnsani ilişkilerin eksikliği, müşteri memnuniyetine odaklanmama, kalitesiz ürün ve hizmet sunma, topluma yönelik iş yapılmasına rağmen toplumdan uzakta durmayı da diğer hatalar olarak sayabiliriz. 

Listeyi daha da uzatmak mümkün. 

Yapılan hataları kendimize göre sıraladık. Başarılı olmak isteyenlere, ya da tersinden söylersek, başarısız bir girişimin ardından yüklü bir borçla baş başa kalmak istemeyenlerin dikkatine sunuyoruz.  

İlk kez ev alacaklara katkı

0

Federal Hükümet, 2019-2020 bütçesi içine 1,25 milyar dolarlık ilave bir kalem koymayı planlıyor. Önümüzdeki üç sene içinde kullanılması öngörülen bu rakam, ilk evini almak isteyenlere (first-time-home-buyer) yüzde 10’a kadar bir katkı sağlayacak. Süreç, bir devlet kuruluşu olan Canadian Mortgage Housing Corporation (CMHC) tarafından yürütülecek ve 100 bin ailenin bu programdan faydalanması hedefleniyor.

Programın işlemeye başlaması Eylül 2019’da

Programın tam olarak detaylı çalışma prensipleri 2019 sonbaharında netleşecek olsa da bir takım bilgilere sahibiz:

– Senelik toplam hane halkı geliri 120 bin doların altında olan, ilk evini alacak aileler faydalanabilecek ve halihazırda olduğu gibi minimum yüzde 5 peşinat koymaları gerekecek.

– Mortgage rakamı toplam senelik hanehalkı gelirinin dört katını geçemeyecek. Yani azami mortgage rakamı 480 bin olabilecek. Bu durumda alınabilecek konut fiyatını en çok 500 bin olarak düşünebiliriz.

– Yeni bitmiş konutlar için yüzde 10, ikinci el konutlar için yüzde 5 katkı payı sağlanacak.

– Bunu geri ödemesiz bir katkı gibi değil, daha çok faizsiz bir kredi olarak düşünülebiliriz. Devlet, CMHC yoluyla peşinata ortak olarak bir katkı yapmış olacak ve söz konusu konut satıldığında katkı payı devlete geri ödenecek.

– 500 bin dolarlık yeni bitmiş bir konutu, yüzde 5 peşin ve yüzde 10 devlet katkı payıyla alan bir tüketici, kabaca senelik bin 750 dolar faiz tasarrufu yapmış olacak, aylık mortgage ödemeleri ise 250 dolar civarında azalacak.

– RRSP’den artık 35 bin dolara kadar nakit çekilebilecek

– Bunun haricinde getirilen başka bir kolaylık ise alıcıların Kanada’nın emeklilik tasarruf planı olan Registered Retirement Savings Plan (RRSP) içerisinden peşinatlarına kullanmak üzere vergisiz olarak 35 bin dolar kadar nakit çekebilecek olmaları (Şu anki azami limit $25.000). Bu rakamı RRSP planı içine tekrar geri koyma süresi ise 15 sene olarak kalıyor, değişmiyor.

Büyük şehirlerdeki yüksek fiyatlar sorun

Bu değişiklikler ev sahibi olmayı kolaylaştıracak olsa da Toronto ve Vancouver gibi en küçük daire fiyatlarının 450 bin – 500 bin dolar aralığında olduğu büyük şehirlerde hitap edeceği kesimin çok kısıtlı olacağını söyleyebiliriz. Düşük fiyatlı konutların fiyatlarının ise bu teşvikin etkisiyle orta vadede 500 bin doların üzerine çıkıp kapsam dışında kalacağını tahmin etmek zor değil. Dolayısıyla önümüzdeki kısa vadede alım yapanların yararına daha çok yarayacak gibi duruyor.

Sedat Topçu 

Seasoned Finance Executive – Licensed Mortgage Broker

Toronto
mist
16.1 ° C
18 °
13.9 °
82 %
1.5kmh
0 %
Mon
25 °
Tue
26 °
Wed
26 °
Thu
23 °
Fri
20 °