12.3 C
Toronto
Monday, April 29, 2024
Ana Sayfa HABERLER Ödüllü moleküler biyolog Bilgenur Baloğlu'nun TROPİKLERDEN KUTUPLARA UZANAN YOLCULUĞU

Ödüllü moleküler biyolog Bilgenur Baloğlu’nun TROPİKLERDEN KUTUPLARA UZANAN YOLCULUĞU

Google tarafından NASA’da görev alan ilk Türk bilim kadını Dilhan Eryurt’a özel olarak hazırlanan doodle tasarımının konuşulduğu günlerde bir başka Türk bilim kadını Bilgenur Baloğlu’nun Kuzey Amerika’daki Büyük Göller’de yürüttüğü projenin ABD resmi sitesinde yayımlanması dikkatimizi çekti. 

Moleküler Biyolog Bilgenur Baloğlu, Kanada’da Guelph Üniversitesi Biyoçeşitlilik Genomiği Merkezinde doktora sonrası araştırmacı olarak çalışıyor.

Lisans eğitimini İstanbul Teknik Üniversitesi Moleküler Biyoloji ve Genetik bölümünde tamamlayan Dr. Baloğlu, ODTÜ’de Yüksek Lisans’a başladıktan hemen sonra Singapur’a giderek Singapur Ulusal Üniversitesi Biyolojik Bilimler dalında doktora yaptı. İki yıldır Kanada’da yaşayan Dr. Baloğlu, şu günlerde ABD’ye taşınma ve akademiden ayrılıp endüstriye geçme planları yapıyor.

Dr. Baloğlu, hata oranı yüksek olan ‘nanopore dizileme’ yönteminin başarı oranını moleküler ve biyoenformatik yöntemlerle arttırdığı projesi ile geçtiğimiz yıl ‘AllGenetics’ ödülü kazanmış bir isim. Kendisiyle moleküler biyoloji ve yaptığı çalışmalar üzerine bir söyleşi gerçekleştirdik. 

HASAN YILMAZ



Moleküler Biyoloji ve Genetik Türkiye’de öyle göz önünde ve popüler olan bir meslek dalı değildi, en azından bizim dönemimizde öyleydi. Bu bölüme şu anda ilgi nasıl, bu bölümden mezun olanlar hangi sektörlerde iş bulabiliyorlar?

BB: Bana lise öğrencilerinden gelen sorulara dayanarak, bu bölüme son yıllarda ilginin arttığını söyleyebilirim. Özellikle Covid-19 salgını sürecinde moleküler biyologların önemi daha da anlaşıldı, en basitinden, virüsün genetik materyalini tespit etmek için moleküler yöntemler kullanıyoruz. Pek çok öğrencinin bu bölüme dair kafasındaki imge sinirbilim ve hastalık çalışmaları. Fakat; aslında çok daha farklı alanlarda çalışmaları mümkün. Mezun olduktan sonra tarım, gıda ve ilaç sektörleri için danışmanlık hizmeti verebilir, farklı şirketlerde veri bilimci olarak çalışabilir, kendi şirketinizi kurabilirsiniz. Akademik ilerlemek kesinlikle tek seçenek değil.

Türkiye’de başlayan yurt dışında süren bir akademik hayatınız var. Şu anda Kanada’dasınız. Başarılı işler yapıyorsunuz, gündem de oluyorsunuz. Öte taraftan, bazı meslek dallarını kadınlara yakıştıramayan bir toplumdan geliyoruz. Bununla ilgili neler söylemek istersiniz?

BB: Meslek dallarına cinsiyetçi yaklaşanların azalarak bitmesini umuyorum. Twitter‘daki ‘Bilim Kadınları’ gibi oluşumları takip ederek birbirinden değerli bilim kadınlarını tanımak bu algıyı kırmaya yardımcı olacaktır. Cinsiyetçilik maalesef toplumun her katmanında karşılaşacağınız bir sorun, akademide de yaygın. Örneğin tamamı erkek konuşmacılardan oluşan seminer ve paneller, lisansta kadın ve erkek öğrenci sayısı çok yakınken profesörlüğe giden süreçte kadın sayısının azalması. Cinsiyetçilikle her karşılaştığımızda bunu dillendirmenin, bu konuda sosyal medyanın gücünü kullanmanın önemine inanıyorum.

Sulak alanlarda böcekler üzerinde çalışıyorsunuz. Aileniz ya da çevreniz sizin yaptığınız işin öneminin farkında mı? Bunca yıl okudu, gitti dünyanın diğer ucunda bataklıklarda böceklerle uğraşıyor gibi yaklaşımlarla karşılaşıyor musunuz?

BB: Sulak alanlarda yaşayan canlılar deyip geçmeyelim, örneğin sayıca fazla ve türce zengin titrek sinekler çevresel strese de dayanıklı ve bize çevre kalitesi için iyi bir gösterge oluyor. Nitekim, doktora ve sonrasındaki araştırmalarımla Singapur Ulusal Su Ajansına (PUB) ve ABD Çevre Koruma Ajansına (US EPA) danışmanlık hizmeti sağladım. 8+ yıldır Bilim.org, Evrim Ağacı, Barcode Bulletin ve Asian Scientist gibi çeşitli mecralarda bilim yazarlığı yapıyorum, ailem ve çevremin yaptığım işe farkındalığı yazdığım yazılarla arttı.

Bir çok insan için, böcek deyince daha çok akla özellikle Kanada’da iseniz arka bahçede otururken ısıran sinekler, evin içine kadar giren karıncalar, baş belası olan hamam böcekleri, tahtakuruları vs. geliyor. Aslında dünya üzerindeki canlıların yarısını temsil eden geniş bir hayvan grubundan söz ediyoruz. Dünyada kaç çeşit böcek var biliniyor mu? 

BB: Bildiğimiz net bir rakam olmamakla beraber, dünyadaki mevcut yaklaşık iki milyon tür çeşidinin yarısını böcekler oluşturuyor. Benim doktorada çalıştığım titrek sinek ailesi (Chironomidae) için dünyada kaydedilmiş beş bin kadar tür var; fakat sırf tropikal iklime sahip Singapur’da bir futbol sahası büyüklüğündeki bataklık ormanındaki çalışmamızda bu aileden 350’ye yakın yeni tür keşfi yaptık. Bu demek oluyor ki, sadece bir böcek ailesinin tahmini tür çeşitliliği bildiğimizin katbekat üzerinde olabilir. Tropiklerdeki tür çeşitliliğinin çeşitli faktörlerden dolayı ılıman bölgelere kıyasla daha çok olduğunu biliyoruz. Kanada böcek tür çeşitliliği konusunda tropik bölgelerle yarışamaz ama yine de kaydedilen 40 bine yakın böcek türü olduğunu söyleyebiliriz.

Ne zamandan beri Kanada’dasınız ve daha da uzun süre kalmayı planlıyor musunuz?

BB: İki yıldır Kanada’dayım. Burada Guelph Üniversitesi’nde Biyoçeşitlilik Genomiği Merkezinde doktora sonrası araştırmacı olarak bulundum. Sucul ekosistemler üzerinde çalışıyorum ve çalışmalarımı en temelde DNA bilgisini kullanarak biyolojik çeşitliligi anlamak olarak özetleyebilirim. Bunun için DNA dizileme/okuma teknolojilerinde metot geliştirme ve bu teknolojileri daha ucuz, hızlı ve doğruluğu yüksek hale getirmeyi hedefliyorum.

Geldiğimden beri yarı kutup bölgesinden Kuzey Amerika’nın beş büyük gölüne kadar çok çeşitli projelerde yer alma imkânım oldu. 

Büyük Göller projesinde makale yazım aşamasındayız. Bir sonraki planım, ABD’ye taşınmak ve akademiden ayrılıp endüstriye geçmek. Şu anda Kaliforniya’da birkaç şirketle iş mülakatı sürecindeyim. Önümüzdeki altı ay içerisinde veri bilimci/biyoinformatikçi pozisyonlarında çalışmaya başlamayı umuyorum. 

Yarı kutup bölgesi dediğiniz yer neresi?

BB: Churchill Kuzey Araştırmaları Merkezi(CNSC)’nin desteğiyle geçtiğimiz yaz Kanada yarı kutup bölgesi Churchill’de (Manitoba’nın kuzeyi, Hudson Bay kenarında) bir öğrencimle iki haftalık bir arazi çalışması yaptık. Doktoramda da çalıştığım titrek sinek (Chironomidae) ailesinden böcekleri topladık. Bu böcekler sayıca fazla, oldukça çeşitli ve pek çok çevresel koşula ayak uydurabiliyorlar. Bu özelliklerinden dolayı onları çevre kalitesini anlamak için biyolojik indikatör olarak kullanabiliyoruz. Bu bölgede yaklaşık 10 sene önce titrek sinek örnekleri toplanmış. Böceklerin yaşam döngüsü sıcaklıktan etkileniyor, haliyle dağılımları da artan sıcaklık ile değişecek. Bizim amacımız 10 yıl içindeki böcek çeşitliliği değişimini karşılaştırarak kutup bölgesindeki iklim değişikliğine dair fikir edinebilmek. 

Büyük Göllerle ilgili ne gibi çalışmalar yaptınız?

BB: Büyük Göller (Ing: Great Lakes), Kuzey Amerika’da, Kanada-ABD sınırında bulunan, birbirine bağlı beş tatlısu gölünden oluşuyor. Bu göller topluluğu, Dünya üzerindeki tatlı su havzasının yüzde 21’ini oluşturuyor ve gezegenimizdeki en büyük tatlı su havzası olarak biliniyor. Ticari denizcilik, ticari balıkçılık ve hobi balıkçılığı endüstrisi için oldukça önemli olan bu göller, haliyle istilacı türler gibi dış tehditlere de fazlasıyla maruz kalıyor. Bu beş büyük gölde bildiğimiz yaklaşık 180 ayrı, göle özgü olmayan, dışarıdan tanıtılmış tür bulunuyor. Bu listede mikroplar, su yosunları, sucul bitkiler de var.

Projemizin ana teması: ‘Bir şeyi korumak ve yönetmek için önce onu anlamamız gerekiyor.’ Bunun için ABD’de dört üniversite arazi çalışmaları yaptı ve omurgasız canlı örnekleri topladı. Hedefimiz ise bu canlıların çeşitliliğini DNA bilgisini kullanarak anlayıp, bu göllerdeki biyoçeşitliliği; iklim değişikliği, kirlilik ve istilacı türlerden korumak. Ben projeye genetik bilgi analizi yaparak, çalıştığım enstitü ile iletişimde köprü kurarak ve makalelere katkı sağlayarak destek veriyorum. Bu projemiz için yazdığımız bir yazı yakın zamanda ABD’nin resmi web sitesinde yer aldı. 

Türkiye’de bu alanda çalışmalara yeterince önem ve destek veriliyor mu? Daha doğrusu böyle bir gereklilik hissediliyor mu?

BB: Türkiye dünyadaki 34 biyoçeşitlilik sıcak noktasının üçünü birden (Kafkas, İran-Anadolu ve Akdeniz) barındıran tek ülke. Fakat biyoçeşitlilik ve yaşam alanlarının korunmasında 160 ülke arasında 143. ülkeyiz. Türkiye’de doğa koruma ve biyoçeşitlilik araştırmalarına eğilen pek çok kurum ve kuruluş var, bir tanesi benim de gönüllü çalıştığım KuzeyDoğa Derneği. Fakat biyoçeşitliliğin takibi ve yönetilmesi için bilimsel araştırmalar yapan kurumlar ve hükümet arasında iş birliği gerekiyor ki çevresel risk değerlendirme, politika oluşturma ve bu doğal kaynakların yönetilmesi daha bütüncül ilerleyebilsin. Türkiye’deki biyoçeşitlilik çalışmalarının önündeki en temel sorun politika yapımı ve uygulamasında çeşitli hükümet kurumları arasındaki işbirliğinin zayıf olması ve korumadan ziyade kalkınma odaklı yaklaşım.

- Advertisment -

Most Popular

IDEAL FINE FOODS

7694 Islington Ave #3, Woodbridge, ON L4L 905 850-7296

Virüslü yaşam ve çipli aşı!

COVID-19 virüsü hayatının baharını yaşıyor gibi.   400 vaka olunca lock down olan yani kapanan Ontario’da hastalığa yakalanan sayısı...

Rektörlük görevini devredecek

Waterloo Üniversitesi Rektörü Feridun Hamdullahpur'un 2011 yılından beri yürüttüğü görevinden 1 Temmuz'da ayrılacağı duyuruldu.  CANADATÜRK Waterloo...

Altı yılda üçüncü ataşe

Cihat Yalçınkaya yeni Toronto Din Hizmetleri Ataşesi olarak göreve başladı. Önceki ataşe Yakup Sekmen dört yıllık görev süresinin yarısını henüz doldurmuşken bu...

Recent Comments