Toronto Raptors bir ilki başararak NBA’de şampiyon oldu. Kanadalılar olarak bir Kanada takımının bu şampiyonluğuna haliyle çok sevindik.
Bununla beraber, Toronto Raptors’ta yedekler dahil bir tek Kanada doğumlu basketbolcu olmaması dikkat çekici. Sadece yedeklerden Chris Boucher, Saint Lucia doğumlu Kanada vatandaşı. Geçtiğimiz yıl Golden State Warriors takımındaydı.
Şampiyon takım oyuncularından Marc Gasol İspanyalı, Pascal Siakam Kamerunlu, Serge Ibaka Kongolu, OG Anunoby İngiliz, takımın en etkili oyuncusu Kawhi Leonard dahil diğerleri ABDli. Takımın koçu Nick Nurse de ABDli.
2008-2009 sezonunda NBA’de toplam 12 Kanadalı basketbolcu vardı. Adı sanı hiç duyulmamış, çoğu yedek kulübesindeydiler. Türkiye’den bile dört basketbolcunun oynadığı NBA’de Toronto Raptors gibi şampiyon bir takım çıkartan Kanada, gerçekten hiç basketbolcu yetiştirememiş desek yalan olmaz.
Toronto Raptors’ın NBA şampiyonluğu sonrası Kanadalı gençlerin basketbola ilgisi mutlaka artacaktır.
Şimdiden, belediyelerin halka açık basketbol sahalarında her yaştan daha fazla kişinin basketbol oynadığını görmek mümkün
Umuyoruz bu ilgiyle beraber NBA’de daha çok Kanadalı basketbolcu görme şansımız olur. Toronto Raptors’ta da Kanadalı basketbolcular forma giyerler.
Öte yandan, Toronto Raptors’ın NBA şampiyonluğu sonrası yapılan kutlamalar, pek çok alanda dünya lideri olmasına rağmen Kanada’nın sporun bazı dallarında başarıya susamış olduğunu gösteriyor.
Geçtiğimiz yıl MLS futbol liginde final oynayan Toronto FC de benzer duygular yaşatmıştı.
Olimpiyatlarda alınan madalyaların çokluğu ya da buz hokeyi şampiyonlukları yetmiyor ülkeye; basketbol ya da futbolda da kesin başarı isteniyor.
Reklamın önemi
İster kapiltalist dünyanın dayatması deyin ister yaşanılan çağın gereği, reklam artık ticaret hayatının bir vazgeçilmezidir.
Günlük hayatınızda reklamı yapılmayan hangi ürün ya da hizmeti kullandığınızı not edin desem eminim not edecek bir ürün bulamazsınız.
Ticarette dünyanın en başarılıları olan Yahudilerin ticaret mantığında sermayenin yüzde 99’unun reklama, yüzde 1’inin de diğer masraflara ayrıldığı söylenir.
Kanada’da iş yapan toplum üyelerinin çoğunluğu ise reklamın önemini maalesef henüz kavrayabilmiş değiller. Bırakın yüzde 99’u yüzde 1 bile reklama ayrılmıyor. Reklama yatırılan para fuzuli gider olarak görülüyor veya miktarı olabildiğince kısılarak tasarruf edilmeye çalışılıyor.
Özellikle topluma yönelik ürün satışı yapan veya hizmet sunanların kesinlikle reklama çok önem vermeleri ve reklam için bütçe ayırmaları gerekiyor.
200 bin dolar masraf yapılarak yeni açılmış bir restoran düşünün. Bu masraf listesinin içinde reklama harcanan miktar koca bir sıfır. Halbuki reklam, restoranın duvarını süsleyen tablodan, yerdeki fayanstan, türlü türlü aksesuardan kat kat daha önemli.
Restoran için verdiğimiz örnek tüm sektörler için geçerli.
Biraz da reklam verenin reklam yaptıktan sonraki beklentisini sorgulayalım.
Market ve restoran tarzı iş yerleri yaptıkları reklamın geri dönüşümünü hemen görürler. Çünkü bu tür iş yerlerinden alınacak hizmet ve ürünler günlük ihtiyaç listesinde yer alırlar.
Aynı şeyi bir mobilya mağazası veya bir otomobil satıcısı için söyleyemeyiz. Bu tür iş yerleri yaptıkları reklamdan uzun vadede getiri beklemek durumundadırlar.
Reklama ayrılan payın miktarı, gelir beklentisi ile orantılı olmalıdır. 20 dolarlık yatırımdan 2 bin dolarlık dönüşüm beklemek hayalci olmaktır. Hiç kimse bir yatırarak, o birin yüz katı kazanç elde edemez.
Ayrıca, reklam müşteriye ürün veya hizmeti satmaz; sadece tanıtır, teşvik eder. Eğer reklamveren ürün ve hizmetin kalitesini müşterilerin beklentilerine göre oluşturamıyorsa reklamın yapacağı etki çok sınırlı kalacaktır.
Amacımız insanlara ticaret dersi vermek değil. Sadece reklamın ticari hayattaki önemine hatırlatmak istiyoruz.
