18.2 C
Toronto
Tuesday, May 14, 2024
Ana Sayfa HABERLER GÜNCEL Ateş düştüğü yeri yakıyor

Ateş düştüğü yeri yakıyor

Mülteci olarak Kanada’ya gelenlerden bazıları anavatandan ve sevdiklerinden binlerce kilometre uzakta  tarifi imkansız bir acıyı yaşıyor. Bu acı, anayı, babayı, yakınları kaybetme acısı. Ölüm Allah’tan, sırası gelen gidiyor. Ancak zamansız yakalayan ölüm kor olup mültecilerin yüreğini dağlıyor.

Adı konmamış bir dram, tarifi yapılmamış bir acı anlatmaya çalıştığımız. Bu dramın kahramanları sebebi ne olursa olsun bir şekilde memleketlerinden ayrılmış, gurbet ele düşmüş mülteciler. 

Yeni bir ülkede yeni bir hayatın izini kovalarken yepyeni, tadılmamış bir acıyı yaşıyorlar.

Alınan bir yakının ölüm haberidir. Bu yakın, bazen baba, bazen ana, bazen kardeş, bazen de evlat olabiliyor. 

Ölenle ölünmez ama ölene son görevi yapamamanın, ‘seni ebedi yolculuğuna uğurlamaya geldim’ diyememenin hüznüdür yaşanan.

‘Telefondaki yakınım baban öldü deyince birden bütün dünyanın üzerime yıkıldığını zannettim. Dilim tutuldu, nasıl oldu diye de soramadım. Şaşkınlık içinde ne yapacağımı bilemeden sokaklarda saatlerce yürüdüm. Daha sonra yakın arkadaşlarımdan birisini arayıp olanları anlattım. Durumumdan dolayı babamı son yolculuğuna uğurlayamadım. Babama karşı son görevimi yapamama, anneme bu zor anında destek olamama duygusu hâlâ  içimi kemiriyor. Allah ölüm acısını bu şekilde kimseye tattırmasın’, diyor  Ahmet Kadı. Kadı, yaklaşık beş yıl önce babasını kaybetmiş. Mülteci olduğu için Türkiye’ye gidememiş. 

İki yıl önce Ankara’da babasını kaybeden Mesut Gündür ise yaşadıklarını şöyle ifade ediyor: “Saat sabaha karşı dört gibiydi. Telefon çaldı. Zamansız çalan telefonları pek hayra yormadığımdan aklıma ilk babama bir şey olmuş olabileceği geldi. Ben Kanada’ya geldikten sonra rahatsızlamış ve yatalak olmuştu. Telefona çekine çekine cevap verdim. Alo dememle kızkardeşim, ‘babamız öldü. Ölürken seni sayıkladı’, dedi. Annem de, ‘ben de öleceğim, benim cenazeme de gelemeyeceksin’, diye halen söyleniyor. 

Mesut ve Ahmet bu tür acıları tadan kişilerden sadece ikisi. Onlar gibi onlarcası var bu yoldan geçen.

Naim Kuşçu’nun yaşadıkları ise diğerlerinden biraz daha dokunaklı. Kuşçu kısa bir süre önce hayat arkadaşını ebedi yolculuğa uğurlamış. Üç yıl önce iki çocuklarıyla büyük umutlarla sığınmışlar Kanada’ya. Ama Naim’in eşi Dilek, Kanada’ya ayak basar basmaz amansız bir hastalığa yakalandığını öğrenmiş. Daha sonra acılar, çileler içinde geçen üç yıl, taa ki Azrail’e canını teslim edene kadar.

Hastalığı boyunca Dilek, hep memleketini düşlemiş. Ölünce muradına erdi Dilek. Türkiye’deki ailesinin de isteğiyle kefene sarılı naaşı hastalığı boyunca hasretini çektiği topraklara uğurlandı. Yine ateş düştüğü yeri yaktı. Geride bıraktığı acılı eş ve iki çocuk  gidemedi onunla beraber. Oysa hep beraber gelmişlerdi Kanada’ya: “Gurbette böyle bir acıyı yaşamak çok zor. Bunun tarifi yok. Bizim acımız biraz katmerli oldu. Kendimiz gidemediğimiz halde cenazeyi Türkiye’ye gönderdik. Çocukların sorularına cevap vermek o kadar zor ki: ‘Annem Türkiye’ye defnedildi, biz niye gitmedik baba?’ Verebilirseniz verin cevabını. Bu duyguyu yorumlayacak, hissedecek bir merci yok. Tarifi gerçekten zor. Allah kimseye yaşatmasın. Aileniz acınızı paylaşıyor ama bu sefer onların acısı artıyor. Bu zor anımızda yanımızda olamadıkları için üzülüyorlar. Bu acılar devamlı yaşanacak. Biz ne ilk örneği olacağız ne de son.’ 

Evet, gözyaşları arasında ağzından bu cümleler dökülen Naim Kuşçu ne ilkti ne de son olacak bu acıyı yaşayan. 

Mülteci olmanın bir gerçeği de bu. Gidipte gelememek, gelipte görememek bu durumlar için söylenmiş olsa gerek.

*Not: Yukarıdaki yazıya konu olan kişilerin gerçek isimleri istek üzerine kullanılmamıştır. 

Önceki İçerik
Sonraki İçerikGeleceğin sporcularını yetiştiriyorlar
- Advertisment -

Most Popular

IDEAL FINE FOODS

7694 Islington Ave #3, Woodbridge, ON L4L 905 850-7296

Virüslü yaşam ve çipli aşı!

COVID-19 virüsü hayatının baharını yaşıyor gibi.   400 vaka olunca lock down olan yani kapanan Ontario’da hastalığa yakalanan sayısı...

Rektörlük görevini devredecek

Waterloo Üniversitesi Rektörü Feridun Hamdullahpur'un 2011 yılından beri yürüttüğü görevinden 1 Temmuz'da ayrılacağı duyuruldu.  CANADATÜRK Waterloo...

Altı yılda üçüncü ataşe

Cihat Yalçınkaya yeni Toronto Din Hizmetleri Ataşesi olarak göreve başladı. Önceki ataşe Yakup Sekmen dört yıllık görev süresinin yarısını henüz doldurmuşken bu...

Recent Comments